27 Mayıs 2011 Cuma

No Call 'Recently' - Gri Terminal


Hip Hop müziğin derin sularında gezen No Call 'Recently' üçüncü uzun çaları 'Gri Terminal'i tamamladı. Diğer çalışmalarının da merkezine yerleştirdikleri -adam- figürünü bu kez çocukluk yıllarına sürüklüyorlar. Bu anlar; aile, toplum, din ve zamanın siyasal durumu içerisinde sıkışmış bir çocuğun çığlıklarına dönüşüyor. Kompozisyonda vücut bulan çocukluk 1980'lerin Türkiye'sinde geçiyor. Bu yüzden, o kasvetli atmosferi alabileceğiniz bir çok şarkı var albümde. Zaten No Call 'Recently', şarkılarında ve bu şarkıların oluşturduğu bütünde bambaşka hikayeleri, tuhaf mekanlarlarda anlatımlarıyla bilinen bir grup. Altyapılar geniş bir yelpaze üzerinde şekillenmiş. Bir çok türden etkilenimlerini alabilirsiniz. Bunların içinde; IDM, DownTempo, Noise renkleri var. Yani albüm, ismine nazaran çok farklı renklere sahip, öyle ki gri bir terminalde geçen koyu ama siyah renkli olmayan şarkılar.



Teknik olarak diğer iki albümle karşılaştıracak olursak, Gri Terminal üst düzeyde. Miksajlarından, aranjelerine çok titiz çalışıldığı seziliyor. Yapım sürecinde I'mpty ve Ağaçkakan'ın beraberce bu tip detayların üzerinde durması ortaya bir çok filtreden süzülüp gelmiş dolu dolu altı parça çıkartıyor. I'mpty'nin bir süre önce çıkardığı 'No Call Recently Experiment Mix'te albümden çıkarılmış altyapıların hiç de hafife alınmayacak müzikler olduğu görülebilir. Ancak bütünü sağlamak için bunlardan feragat edilmiş. Aranjmanlar albüm bütününde, Rutin ve Haymatlos'a göre daha hareketli ve değişken. Stabillikten kurtulmanın esas alındığı bu denli barizken göze çarpan bir diğer ayrıntı ise elektronik yapının daha ön planda olduğu ve grubun synth müziğine en yakın olduğu albümün Gri Terminal olduğu. Yer yer temeli besleyecek yeterlilikte sample kullanımı ve I'mpty'nin break davullarındaki artış ve çeşitlilik ise diğer fark edilenn detaylar arasında.


Edebiyatını bu çocukluk hikayesi ile bir üst seviyeye çıkaran Ağaçkakan'ın vokali, daha yavaş ritimler üzerinde çeşitlilik kazanıyor ve eskiye göre daha olgun bir hal alıyor. Klasik şarkı yazım üsluplarından çok daha uzaklaştığı ve bir düzene bağlı kalarak yazmaktansa ucu açık ve soyut mekan-zaman ilişkilerini besler nitelikte üstü-kapalı anlatımını güçlendirdiği fark ediliyor. Yani bu albümde nakarat beklemek farazi olur, çünkü nakarattan ötesi var.


Albüm bundan yedi ay önce I'mpty'nin solo çalışması olarak şekillenmiş ve isim 'One Piece' adlı manganın 'Gri Terminal' sayısından alıntılanmış. Manganın içindeki hikayede gri terminal, karakterlerin çocukluklarının geçtiği bir çöplük alanını anlattığından No Call 'Recently'e geçiş yaparken de aynı isim kullanılmış.'Rutin'de anlatılan sıradan adamın çocukluğuna, basit bir mantık ve matematikle 80'lere, ülkenin darbe vakitlerine yolculuk esas alındığından, bu ismin yerinde ve oturaklı olduğu aşikar. Alelade adam, şimdiki bilinci ile çocukluğuna gidiyor ve o zamanlar sorgulayamadığı, anlamlandıramadığı ne varsa, bütün bu paragraflar hakkında ses çıkarıyor. Zaman farkından dolayı, bu kez daha kararlı ve donanımlı. Ailesinden, toplumdan, kafasında oluşan devletin biçiminden hesap soruyor, bu yüzden M4NM'den çıkan en eleştirel albüm olma özelliğini de taşıyor.


Gri Terminal'in kapısı karanlık bir synth ile açılıyor. Bu dip synth karanlık ve korkulu bir tablo çizerken parçayı minimal davullarla en yüksek mertebesine kadar taşıyor. İkinci bir synth ve güçlü break davullarla da son halini kazanıyor. Ani parça içi değişimler, psikolojideki ani kırılmalarla paralel ilerliyor ve bu zig-zaglardan dolayı albümün bütünden en ayrık duran parçası. Aile olgusunu yeniden düşünmeye ve yorumlamaya sevk ederken, şarkıdan 'ölü bebeklerin aitlik yüzünden öldüğü' mottosu yükseliyor.


'Kanyak, İç Cebi Kaç Saniyede Deler ?' Cevabı olmayan bir sorunun çanak tuttuğu bir çift taraflılık-belirsizlik hakim şarkıda. İnsandan yorulan bir insanın kanyağını onun yanında yudumlamasına benzetiyorum şarkıyı, bu yüzden kült bir No Call 'Recently' parçası diyebilirim. Aksak sample ı ve altyapıyı doyuran synth desteği ile daha kalabalık olan break katmanlı bölüme kadar ilerliyor. Sonrasında ise iki sakin bölüm ile sonlanıyor. Vokalle birlikte dalgalı bir duygu kalabalığına sahip. Annelik, babalık görevlerinin ve bu görevlilerin birbirinden yorulmasının metaforik anlatımı, geleceğini babasında gören çocuğun; yorulacağına ve bütün yıkımını birinci elden gerçekleştireceğine dair çıkarımlarıyla nihayetine kavuşuyor.


Fjellgat, albümün en elektronik parçası. Derin reverb ile peyda olmuş davullar, durağan synthlar ile süslenmiş. Şarkının sonlarına doğru, Rutin'den cümleler duyuyoruz. Rutin'in merkezinde olan kabullenmişlik, Fjellgat'ta da hissediliyor. "Çocuklaşmak için geç, büyümek için çok erken" sözü, genele sinmiş siyah/beyaz, iyi/kötü, güzel/çirkin gibi birbirinden zıt tanımlamaların farklılık barındırmadığı fikrini öne sürüyor. Kutupsallığı kabul edememenin getirdiği kabullenmişlik, parçanın sonunda giren skit ile tamamen açıklığa kavuşuyor. Yılmaz Güney'in Baba filminden alınan skite özellikle dikkat edilmesi gerekiyor, 'Şimdi seni eski eve, bir zamanlar büyük umutlarla yaşadığın küçük evine götürüyoruz. Ama orayı hatırladığın gibi bulamayacaksın'


'Anlat, baba her şeyi bilmek zorunda', böyle açılıyor şarkı ve girişten sona kadar değişim gösteren bir yapı mevcut. Ustaca işlenmiş samplelar ve breaklerin üzerine vokal tekniğinin üst sınırlarında dolaşan Ağaçkakan cümlelerini savuruyor. Çocuğun ağzından söylenen en net cümleleri duyuyoruz. Git gide yükselen parça daha melodik ve sakin bir synth eşliğinde sonlanırken, baba figürü hakkında söylenen en sivri cümleler çarpıyor kulağa. Bu sivrilikler, baba figürüne giydirilen askeri kişiliğe yapılan eleştirilerin en etkin olarak fark edildiği yerler.


Yükselen bir parça; Duende, müziğin tılsımı. Atmosferi oluşturan, vokale hareket katan ufak değişikliklerle ilerleyen synthın peşisıra sample ve davulların girdiği anda Duende'ye tanıklık ediyoruz. Davullardaki yoğunluğa saplanmış düzensizliğin sürekli arttığını ve devrim-darbe ikileminin empoze duygusu olmadan farklı pencerelerle anlatıldığını işitiyoruz. Dinleyiciye aktarılmaya çalışılan herhangi bir düşünce olmadığı için parçada samimi bir hava var. Son olarak, şarkının sonlarında havai fişek gibi patlayan poliritmik davullara kulak kabartılması gerekiyor.


Kararsızlığın Son Durağı; durağan, baskın notalanmış synth ile beraber altta kalan ve düzensiz çalan ses katmalnarından oluşuyor. Davullardaki ritim trafiği, yükselen hissi saklar, ama destekler nitelikte. Bu şarkıda, çok ağır bir darbe eleştirisi var ve yetmiyor gibi çok ağır bir din eleştirisi de var. Bu parça için Ağaçkakan, 'Kararsızlığın Son Durağı ile birlikte, şu fikir derinlerden beklemekten sıkılıp gün yüzüne çıkıyor; beş adım boyunca, zaman zaman belli başlı, zaman zaman çok ince detaylar ile babasını eleştiren ve o'nu -darbenin vücut bulmuş hali olarak kabul eden çocuk, son saniyelerde annesini ve o'nun vücut bulmuş hali olarak kabul ettiği dini ve dolayısıyla tanrı'yı reddettiğini söylüyor. buradan da kavramların zıtlıklarının fark yaratmadığı düşüncesine geliyoruz. Çünkü bir tarafı reddetmek, diğerini haklı görmek değil, aksine kutupları görmezden gelmenin sonucunu, iyi/kötü ikileminden kurtulup en ortada durmak anlamına ve bunun devamında da aidiyet duygusunun kaybolması anlamına geliyor.Böylece bir anda en başa dönüyoruz. Rutin'e.'


Dışarıdan bakıldığında basite indirgenebilir bir senaryonun, üzerine ayrıntılar, koşullar ve bakış açıları eklenerek daha komplike bir hale getirildiği ve bütün bu karmaşa içerisine yerleştirilen 'çocuk' karakterin gelecek zamandan alıntıladığı çıkarımların, sert/hafif ayrımı gözetmeksizin dile getirildiği bir albüm Gri Terminal.

M4NM, 32. kez gururla sunar.

Kararsızlığın Son Durağı: Gri Terminal

20 Aralık 2010 Pazartesi

M4NM - A Tribute To Erkin Koray




Çıkış Tarihi : 22/12/2010


M4NM, bu tarihten bir yıl önce Mustafa'nın on beş metrekarelik odasının içinde dört kişi tarafından kuruldu. Aynı günün aynı saatleri içerisinde ise, Cenk'in en sonunda okuduğu kitaptan kafasını fikir ile kaldırması ile 'Music For Non-Musicians' adını aldı.Topluluğun kuruluşunun ilk saatleri büyük fikir kavgaları ile beslendi ve üzerine katılan bir yılla beraber, şu anki halini aldı.

Basit bir müzisyen topluluğundan veya hip hop oluşumundan ziyade, ileriye dönük atılımların tohumu olmasını istememizle birlikte bir yılı tamamladık. Bu oniki aylık süreç içerisinde, kimi konularda durağanlaşırken, kimi konularda ise daha keskin kararlar aldık. Fakat, şu an bunlar üzerine zaman tüketecek ve/veya kafa ütüleyecek de değiliz. Bahsi geçen ve bir yılını dolduran bu müzik kollektifinin üzerinde hayli emek harcandığından, bu manidar gün içinde olabildiğince sıradanlaşma yanlısıyız.

Hikayenin en başına dönecek olursak, 2009 yılının ekim ayında Şüko ile tamamladığımız 'Rutin' albümünden sonra arkadaşlık başladı. Aynı oda içinde geçirilen ardışık bir kaç haftadan sonra da M4NM kuruldu. Yani, tam çemberin içinde olmasa da M4NM ruhunu taşıyan ilk albümün 'Rutin' olduğunu söyleyebiliriz.Ayrıca,Çağrı'nın ekibe dahil olması, resmi olarak olmasa da manevi olarak,No Call 'Recently' projesinin karakterini yaratmasıyla oldu. Bunu takiben, resmi kuruluştan sonra Mustafa 'Ödemli Ayak Sesleri'ni çıkardı. Öğrenim aşaması nedeniyle yapılışı uzun süren albümü daha sonra İbrahim'in çizimleriyle beraber Anadolu Üniversitesi'nde sunduk. Çok tuhaf ve bir o kadar da ilginç tepkiler aldık. Her ayrıntıyı anlatmayı ben de çok isterdim,ama sanırım böyle bi' imkan yok. Ödemli Ayak Sesleri ile hemen hemen aynı tarihlerde ise benim 4 5 ay önce yaptığım bir çalışmayı toparlayarak dinleyiciye sunduk. 'Vanbilderass' her ne kadar single olsa da, oluşumun üçüncü benim ise ikinci golümdü. Peşi sıra 'Hiç-bir-şey' geldi, Şüko'nun albümü tamamlama sürecine yaklaşık bir metreden tanık olduğumdan dolayı, sayfalarca komik detay anlatabilirim size. Albümde Şüko'nun vokali duyamayan, ama ciddi anlamda o vokali arayan insanlara tanık olduk farz-ı misal.

Evde pineklediğimiz günlerden birinde,Şüko aniden fikir patlaması yaşayarak 'Sadece Bu Yeterli Değil' projesinin temellerini ortaya attı. Eğdik,büktük,şekillendirdik ve müzikal taban-metin-düzenleme safhalarını 3 günde bitirerek, M4NM'e yeni bir grup kazandırdık. İlerleyen vakitlerde Çağrı-Mustafa-İbo üçlüsünden 'Kıyma Makinesi' parçasına bi video clip hazırlandı.Hemen hemen paralel tarihlerde Çağrı oluşumun hazinesine bir adet kısa film kazandırdı.'Rigel' Çocukluk oyuncaklarıyla şekillendirilen bu kısa stop-motion film Çağrı'nın ilk yalnız çalışması oldu diyebiliriz. Şüko'nun geçen sene içinde durdurulamayan enerjisi, 'Empty Houses For Missings' olarak patlak verdi. Işık hızıyla kafa kafaya gelişen albüm, ne ara başlandı, ne ara sonlandı, inanın ben bile hatırlamıyorum. Zamanını anımsayamadığım çalışmalardan biri ise, Cenk'in ilk solo albümü. Aşırı detay ve aşırı üşengeç çalıştığından mütevellit biz albümü kendi evlerimizde döndürdükten yaklaşık 1 sene sonra dinleyebildiniz Süper Kriminal'i. Diğerbilinç'le uzun zaman boyunca beraber bir şeyler yapmak istiyor,fakat fırsat bulamıyorduk. Yaptığımız ilk çalışma olan 'Satürn'e de Çağrı tarafından tipografik bir klip yaratıldı.

Yaza geçiş aşamasında hepimiz tembellik ile geçireceğimiz günleri beklerken, sessizliği ilk bozan Mustafa oldu. Bilgisayarının en ücra köşelerinde ölümü bekleyen hayli eski çalışmalarını 'Or Not Vol.1' adında bir albümde toplayıp yayınladı. Şüko Karabük'te, Mustafa ve Cenk Eskişehir'de, şahsım ise Samsun'da, 'Haymatlos' ve 'Galicia' albümleri üzerine çalışmaya başladık.Kenarda duran 3 çalışmamı bir başlık altında toplayıp Gravöl serisinin ilk albümünü de yine Samsun'dan sundum. Bahsettiğim ikiliden ilk çıkan çalışma 'Galicia' oldu, o kadar ani gelişti ki, ben bile Çağrı'nın babasının kullandığı arabada Çankırı il sınırları içinde öğrendim albümün yayınlandığını. Şüko,Çağrı ve benim kısa İstanbul çıkartmasının ardından herkes Eskişehir'de toplanıp 'Haymatlos'un yapım çalışmalarını hız üstüne hız kattık. Ve kayda değer sayıda şarap ve nugger tükettik. M4NM isminin bayraktarı olan No Call 'Recently' projesinin ikinci albümü 'Haymatlos' yayınlandıktan sonra, hepimiz biraz kafamızı dinleyeceğimizi zannediyorduk. Yine bir sessizlik vardı ve yine sessizliği Mustafa bu kez 'Robot Bando' ile parçaladı. 2010 yılının başlarında temelini attığı albüm, değişe değişe şu anki halini aldı. Oluşum içerisinde yer alan herkesle birer çalışma yapmasından ötürü bir nevi oluşumun öz evladı olan albümlerdendir. Kısa bir süre içinde Çağrı Robot Bando için bir tanıtım videosu hazırladı. 6 Kasım'da ise, bu çok eğlenceli tarihte albümün sunumunu yaptık.

Bütün bu saydıklarımın yanı sıra, Cenk ile bir türlü bitiremediğimiz Flu-x projesinden ve Mustafa ile giriştiğimiz,fakat bir türlü zaman yaratamadığımız roadside.picnic denemesinin ürünlerinden de paylaşımda bulunduk. Paralel olarak, bu iki proje için kesinlikle tarih vermemeye de şeref ve namus üzerine yemin ettik.

Şu an bakıyorum da, aradan nerdeyse bir sene geçmiş ve yukarıda paspal cümlelerle süratli şekilde üzerinden geçtiğim onlarca çalışma geride kalmış. Her biri için ayrı ayrı sarf edilen emek ve harcanan zaman, karşılığında huzurla ve baş ağrısı ile geri döndü. Yine de, yansıtabilmekten ötürü gurur ve kıvanç duyuyoruz.

Bu sene içerisinde kesin olarak tamamlanacak projelerden yine kısaca söz edecek olursam, en yakın tarihte sunacağımız 'Vefa' projesinden bahsedebilirim ilk olarak. Vefa, I'mpty ve Hals ortak yapımı,kaya gibi bir albüm. Ocak ayı içerisinde sanırım dinleyiciye sunulabilecek. Ardı sıra, Flu-x. Hakkında en çok şüphe duyduğum proje,çünkü kollektif içinde en ağır işleyen parça. 6 aylık bir süreçte, ara arada olsa yarım düzineden fazla parça kaydettik Cenk ile beraber,ama hala derleyip toparlayıp sunu aşamasına getiremedik. Umuyorum ki, 2011 yılı içinde kıpırdanma olur. Yetmiyor gibi, Cenk'in bilgisayarında neredeyse tamamlanmış bir albüm yatıyor. Son bir kaç rötuştan başka pek bir işi kalmayan albümün çıkış tarihini, Cenk de dahil gezegen de kimse tahmin edemez diye düşünüyorum. 2011'in ilk çeyreğinde sunacağımız bir diğer proje ise No Call 'Recently' olacak. Hikayenin üçüncü perdesinin senaryosu tam olarak netlik kazanmasa da irili ufaklı çalışmalara başladık. Sadece Bu Yeterli Değil'in üçüncü albümü için film seçimini bir kaç ay önce yaptık. Yalnızca istediğimiz anlarda başladığımız albüm ne zaman çıkar,bilemiyorum. Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Ya da bahsi geçenler demek daha doğru olur.

Neden Erkin Koray ? Hiçbir cevabı yok açıkçası. 1. yaşımızı doldurmaya bir ay kala yanılmıyorsam Cenk'in ortaya attığı tribute fikrini 22 aralık tarihine adapte ettik ve karşımıza bu albüm çıktı. Aslında ilk başlarda, daha fazla parça ve proje katmayı planlıyorduk,fakat gerek öğrenim,gerek öğrenemeyim durumları ziyadesiyle vaktimizi çaldı.

Albümde Erkin Koray'ın yeniden düzenlenmiş altı parçası var diyebiliriz.Şüko'nun,Mustafa'nın ve Cenk'in solo parçalarının yanı sıra,birer adet Flu-X,No Call 'Recently' ve roadside.picnic şarkısı da mevcut. Ayrıca Cenk'le beraber yaptığımız Mesafeler adlı parçaya ise Çağrı tarafından kilometrelerce uzaktan bir video hazırlandı. Senaryo,çekim,montaj her şey Çağrı'ya ait.

Toparlayacak olursak, tamamen kişisel bir albüm bu tribute. Yalnızca birinci yılımızı kutlamak için dinleyicinin yanı sıra kendimize de bir armağan. Umarım ikinci yılda da herhangi bir aksama yaşamaz ve başka bir tribute ile karşınıza çıkabiliriz. Bir sene boyunca vaktini ayırıp kollektiften çıkan işleri takip eden bütün dinleyicilere ve arkadaşlarımıza alanen teşekkür ediyorum.

Ve bu asker mektubunu sonlandırarak, size M4NM'den selamlar iletiyorum.


Flu-X - Mesafeler (M4NM) from Çağrı Özdem on Vimeo.

29 Ekim 2010 Cuma

Armonycoma or slt - Robot Bando



Çıkış Tarihi : 06/11/2010

“Armonycoma or something like that” 2. solo albümü olan ''Robot Bando''yu tamamladı. Uzun bir süreç içinde hazırlanan albüm, bu süreç içerisinde devamlı olarak gelişerek ve değişerek bütünlüğünü -konseptini- edindi. Temel bir senaryo üzerinden gidilmese bile,başlangıç ve bitiş arasında 8 parça boyunca paralel çizgilerde psikolojiler yaşanabiliyor.


''Ödemli Ayak Sesleri'' isimli ilk albümü ve ''Or Not Vol.1'' ismini verdiği toplamasından sonra ''Robot Bando'' teknik olarak bir gelişimden öte başlı başına bir değişim. Ağırlıklı olarak konser kayıtlarından aldığı sampleları dip bass ve dip synthlarla desteklemiş ve yoğun efekt kanallarıyla işlenen ses kolajları, parçaların içinde çok farklı tatlar yaratmış. Bu farkı tatlar albümdeki en dikkat çekici noktalardan biri; parçalar başladıktan sonra asla temel dokudan taviz vermeden tatmin edici değişimlere uğruyorlar. Dinlerken sıkılmaya asla izin vermeden ve sonuna gelirken başını kaçırtmadan başarılı aranjmanlar sergilenmiş.


Diğer bir önemli nokta şüphesiz albümdeki davul kompozisyonları. Programlama tekniğiyle örneklenen davullar yeni dizilimleri ve katmanlı yapılarıyla temeli oluşturuyorlar. Ses temizliği göz ardı edilerek, yer yer de insan sesleri karıştırılarak, ölçüsü kaçmamış disstortionlar verilerek tam anlamıyla davullarda kendi kimliğini oluşturmuş. Yalnızca tonuyla kalmayıp aniden yaşanan set değişikleri olumlu bir şaşkınlık yaratıyor.Kendine yenilik getirme konusunda en önemli noktada yine burada başlıyor.Armonycoma yarattığı ses kalabalıklarının içinde güçlü davullarını duyurmak istemiş sanki. Ekipman olarak edindiği Mpd26 bu konuda ve otomasyonlarda daha analog bir bakışa sahip olmasında ciddi bir etki ve rahatlık göstermiş.


Genellikle eski korku, bilimkurgu filmlerinden alınmış manifestosal skitler parçaların içlerine serpilmiş ve duygu destekler şekilde devamlı kendilerini gösteriyorlar.Bunun yanında skitleri klasik kullanımlarından öte olarak ritimle veya melodilerle beraber hareket etmeleri de albümün bir başka yönü. Dinleyip atladığınız alıntılardan olmaktan öte şarkıların içinde bizzat rol sahibiler.


Robot Bando'da genel manada insan, insan olma, insancıl hatalar ve makineler, iyilik-kötülük gibi kavramlar kimi zaman üstünkörü kimi zaman da bariz şekilde verilmiş. Skitlerle beraber takip ettiğinizde şarkı sizi kendi hikayesinin içine sokabiliyor.En başta mekanik duran sound zamanla davulların ve sampleların tozuyla geleneksel de bir tat alıyor. Tepkili bir gidişatın içinde insanın kendini sorgulaması ortaya çıkmaya başlıyor. Öyle bir sorgulama ki bu; feragat, ait olamamak olgusu ve boşvermişlik gibi kimi parametreleri de alt-başlıklar halinde içinde barındırıyor.Bazen, en hakiki eylemin, eylemsizlik olduğunu dakikalar geçtikçe kafamıza çiviliyor.

'Tam' olmaktan uzaklaşıp, daima eksik olmanın daimi huzuru , bütünleştirilemeyen parçaların aranmadığı bir ütopya sunuyor Robot Bando bize.


Albümde en dikkat çekici unsur olarak, ortaklaşa yapılan çalışmaların çokluğu göze çarpıyor. Bağlı olduğu oluşumda faaliyetlerini sürdüren hemen hemen her isimle ortak bir çalışma var . Yani, tekil bir bilincin ürünü olsa dahi, Robot Bando, bir geçit törenini andırıyor. Albüm, en saf insan davranışıyla, yani 'Mistake' ile başlıyor .Fakat, bu saflık öylesine rahatsız edici gözeneklerden geçiyor ki, ardı sıra gelecek şeylerin gerilimini henüz daha ilk saniyeden hissettiriyor . Geçit töreninin ikinci objesi geliyor peşinden, ‘Human Being’ . Parça, akışı sırasında mekanikleşen bir organizmadaki insanlığı ortaya çıkarmaya çalışıyor. Frank ismi verilmiş üçüncü şarkıda ise Hals'ın spoken poetry tarzındaki naif vokalleri parçanın sert ve gürültülü yapısı üzerindeki tezatlıkları ve atmosferi betimliyor. Ardından Ağaçkakan'ı Frank isimli bu yaratığın ağzından dinliyorsunuz. Üç müzisyenin oluşturduğu şarkı, sanki tek elden çıkmış kadar pürüzsüz geliyor kulağa. Ufak bir anektod eklemek gerekirse, Ağaçkakan albümün geneline sinmiş havayı bu şarkıda bir kaç sözle tanımlıyor aslında ;

"Biraz hayalet , biraz zombi ,biraz insan var" .


Dominonun devrilen dördüncü taşı ise, ‘Good Human’. Jeff Buckley'in Dream Brothers adlı parçasından alınmış içe işleyen melodi belki de albümde duygunun en çok ortaya çıktığı parça. Fakat, bu da tezatlığa uyum gösterip, davul ve baslarla örtbas edilmiş .’Purple City’de ; şehir ve toplum arasına sıkışmış insan figürü iki farklı bakış açısıyla sunulmuş. Dub baslarını anımsatan basslarla, keza neşeli giden parçanın nakarata doğru su yüzüne çıkan synthlarıyla parçanın atmosferi de sürekli değişiyor. Bu değişimle, vokal ve sözlerdeki uyum dikkate değer . Ados, şehirdeki yaşamın tezatlıklarından ve iyi-kötü olgusunun değişiminden bahsederken, Ağaçkakan'ın şehirle ilgili kayıtsız kötümserliği ön planda . Cengâver'in kendine has sample kesimleri ve oldskool davulları Armonycoma'nın davullarıyla karışınca ortaya ‘Operational’ çıkıyor. Albümdeki gidişatın ne yöne doğru olduğunu kestirememenizi ve bir karışıklığın içinde bir düzen arar halde kendinizi bulmanızı sağlayan şarkıların başında geliyor Operational. ‘Annihaliton of Man'da breaklerin bambaşka halleri "We Can't Hush!" diye bağırıyor. Geçit töreninin bir diğer ismi Çağrı Özdem ise bu parçada karşımıza çıkıyor. Annihaliton of Man için Çağrı Özdem tarafından çekilen tanıtım klibi ise, albümdeki rengarenk renksizliği dışa vurur nitelikte. Son parça ‘Switch Off’ , I'mpty nin oturmuş sample seçimi,kesimi ve efektlendirmesinin birleştiği nokta olan davullar bu kanlı makinenin kapatılmasını emrediyor . Finalde ise, bu çok sesliliğin bir yansıması olarak, kapakta gördüğümüz çalışmanın sahibi Fatih Evyapan karşımıza çıkıyor. M4NM kollektifinden çıkan albümlerin kapaklarında ilk defa rastladığımız bu isim, farklı teknikler ve bakış açıları kullanarak hazırladığı bu kolaj ile albümün başlangıcı ve bitişini keskin çizgilerle belirliyor.


Bu albüm, pissa kulesini insanlaştırıp, omurgasını düzeltecek bir albüm kesinlikle değil. Aksine bir inşa gerekiyorsa, en son yaratmanın bir mahsuru olmadığını, ne kadar çok bağırırsan o kadar sesinin kısılacağını ama canın istiyorsa bağırabileceğini anımsatıyor insana.

İnsan olmak, elden geldiğince diyor Armonycoma or slt bize.

...........................

Albüm 06/11/2010 tarihinde dinleyicilere bandcamp sayfası üzerinden sunulacak. Ayrıca kısıtlı sayı da kartonet baskı da yapılacaktır. İlgilenenler ve bilgi almak isteyenler için mail adresi ; armonycoma@hotmail.com



Çağrı Özdem tarafından albümdeki 'Annihilation of Man' parçasına çekilen tanıtım video klibi ;



Armonycoma or slt - Annihilation of Man ( Robot Bando Trailer ) from Çağrı Özdem on Vimeo.